Karmaşıklaşan hayat, basitliğin ve doğallığın güzelliğini unutturuyor mu? İlerlemenin, yükselmenin, gelişmenin gölgesinde kaybolmadan yaşamak ve gerçekten hayatın tadını çıkarmak için biraz düşünelim. Yazıda gelişimin yan etkilerini öne çıkaracağız çünkü özünde iyi bir şey olan gelişmenin genelinde ise yani başka açılardan bakınca zarar verebiliceğini de düşünüyoruz. Gelişimin zararlarını örnekler ile açıkladığımızda konu daha iyi anlaşılacaktır.
Gelişmenin duygu, zeka ve sosyal çevre gibi farklı olgular ile güçlü bağları vardır. Gelişmek için ihtiyaç duyulan zihinsel, bedensel ve çevresel faktörler bir araya gelir. Ortam uygun olunca organizma doğal olarak gelişecektir. Gelişimin ilk aşamalarından biri ile yani duygu gelişimi ile başlayalım.
Gelişmiş Duyguların Yan Etkileri
Dün ne yaptıysanız bugün aynını yapmak sizce normal midir? Gelişen bir dünyada bu durum yani yerinde sayma hali artık anormal olarak görülür. Siz normal bir hayat isteseniz bile çevreniz sizi daha ilerde görmek ister. Mevcut varlığınız olduğu gibi kabul edilir ancak gelecekte bu durum değişecektir.
4-12 yaş arası kekemelik yaşayan çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri üzerine yapılan bir araştırmada, sosyal çevre faktörleri ve ebeveynle kurulan ilişkinin niteliği gibi değişkenlerin önemli etkileri olduğu bulunmuştur
Örneğin bir sevgili bulursunuz veya o sizi bulur veya filmlerdeki gibi tesadüfen karşılaşırsınız ve tanışırsınız. Bir ilişkiye başlarken bilmeniz gereken şeyler vardır. Tam huzur buldum dersiniz çünkü artık bir sevgiliniz vardır. Ancak bu durum kalıcı değildir. İlişkiyi yürütmek iki tarafın istek ve çabaları ile sürebilir anca. ilişkiniz başlar ve zamanla daha da gelişir.
Bazen ilişkilerde birtakım sorunlar olur bu normaldir. Sorunların konumuzla ilgisinin olduğu kısma gelirsek maddi ve manevi olarak ilişkiler hep gelişme üzerine kurulur. Geçen yıl aldığınız sevgililer günü hediyesini düşünün veya yaptığınız etkinliği. İşte gelecek yıl da aynı şeyleri yapmanız gerekir ama bir farkla! Gelecekte daha iyisini yapmanız beklenir.
Oysa siz rutine uymak ve önemli olanın farkında da olduğunuzu bilerek günü geçirmek istersiniz belki ama karşınızdaki kişi doğal olarak geçen yıldan daha iyi bir şeyler almanızı veya yapmanızı isteyecektir. Yani sonuç olarak, geçen yıldan daha ilerde olmanız beklenir. Bu da sizi aslında rahatsız edebilecek bir durumdur. Böylece esasında gelişmek iyi olsa da bir bakıma sizi zorlar. Zorla ve istemsiz yapılan şeyler doğal olarak sizi strese sokar. Belki sevgiliniz ile ilgili değil ama diğer tüm insan ilişkileri, doğum günleri kutlamalar vs gibi şeyler sizi zamanla tüketip yoracaktır.
Sosyal Çevre Gelişiminin Zararları
Yetenekleriniz doğal olarak gelişir. Zamanla iş yapma kapasiteniz ve görüşleriniz de aynı biçimde. Belki de artık o eski samimi kişiyi yani kendinizi bir kenera bırakıp sadece gelişmeye odaklandınız. Eski arkadaşları geride bıraktınız ve daha ileri koştunuz. Şimdi aynı sizin gibi hızlı koşanların doldurduğu hararetli bir kulvardasınız tebrikler.
Dikkat edin de ayağınız kaymasın! Çünkü düşersiz unutmayın ki uçtuğunuz yükseklik ve hızınız kadar yere sert çakılırsınız… Düştükten sonra da üzülmenin manası var mı kendi düşen ağlamaz. Şaka bi yana sosyal çevremiz de eğer izin verirsek bizi nehirde akan kütük gibi istediği yere savurabilir. Sosyal akımlara veya diğer insanların her sözüne kulak vermeyin. Çünkü bu hayat sizindir ve dilediğiniz gibi özgürce yaşayın.
Gelişmiş Yapay Zekanın Zararları
Yapay zeka, hayatımızı kolaylaştırabilir iken, bağımlılık, izolasyon, manipülasyon ve işsizlik gibi riskler de barındırır. Etik sorunlar ve savaş tehdidi de göz ardı edilemez.
Yapay zekanın kötüye kullanımı ile ilgili olay sayısının 2012’den bu yana 26 kat arttığı belirtilmiştir. Bu, yapay zekanın toplum üzerindeki etkilerinin karmaşıklığını ve potansiyel risklerini vurgulamaktadır.
Bilim ve yazılım dünyası hızla gelişiyor. Mesela ben bile ilk Android uygulama geliştirirken olan halimden çok daha ötede şeyler yapma yetisi elde ettim. Ve çalışmalarımda artık Yapay Zekadan (kod önerileri, hata tespiti ve çözümleme vs gibi) yardım alıyorum. Bazen bir şeyler yazarım ve yapay zekaya da fikrini sorarım. Yapay zeka ile Google Bard (sonra Gemini oldu) çok derin ve felsefik sohbetler ettik. Bu sohbetler beni geliştirdi öte taraftan yapay zeka da bu sohbetler ile gelişti. Bu gelişme iki taraf için de olumlu olmuştur. Buraya kadar sorun yok. Ama bir gün sosyal medya hesabımda şunu paylaştım:
“Yapay zeka ile ettiğim sohbetleri insanların %99’u ile yapamam!”
İşte zurnanın zırt dediği yere geldik. Bu sözüm ile aslında, “Şu an sohbet edecek müsait arkadaşlarım yokken bile gerçeğe yakın sohbetler edecek bir AI Bot bulmanın sevincini yaşıyorum” olsa da bir noktada yapay zekayı insanlara alternatif olarak görmüş sayılmam! Bir süre sonra yapay zeka merakım azaldı ve iş harici kullanmamaya başladım. Eğer yapay zekayı her alanda insanların yerine koysaydım işte burada gelişmenin beni hayattan koparıp bir odaya bilgisayara veya telefonun ekranına hapsedip güneş ışığından mahrum edeceği noktaya gelebilirdim. Yani asosyal bir hayata…
Gelişen Ülkelerin Sorunları
Dünyanın bir numaralı gelişmiş ülkesi ve en fakir ülkesi sadece bir isim farkı değildir. İki zıt kutupta yaşayan insanlar için mutluluk önemlidir. Tıpkı huzur ve rahatlık kadar. İnsan hakları açısından gelişmiş ülkeler daha hassas ve haklarınıza daha saygılı davranır. Zaten gelişmişliğin iyi olduğu yer de burasıdır. Gelişmiş ülkede hukuk sistemi daha gelişmiş olmalıdır. Böylece tüm kanunların tek amacının çevre ve insanı korumak olduğunun farkında olunur ve o şekilde yaşanır.
İklim değişikliğinin 2030 ile 2050 yılları arasında yılda yaklaşık 250.000 ek ölüme neden olacağı öngörülmektedir. Bu, gezegenimizin çevresel etkilerinin ciddiyetini ve insan sağlığı üzerindeki potansiyel etkilerini ortaya koymaktadır.
Gelişmek bir noktada iyilik için çalışmayı bırakıp dünyanın sonunu getirecek fikirler de meydana getirecektir. Gelişmiş insan kendi duygularına kapılarak bencilce hareket ederse ne olur? Yöneticilerini sorgusuzca takip eden kitleler ortaya çıkarsa nolur? Bu durumlar gelişmiş ülkelerde daha büyük sorunlara yol açar. Birinci Dünya savaşını anımsayın. Yani durum daha vahim bir hal alacaktır.
Gelişmiş ülkelerin elindeki gücü kendinden daha düşük saydığı ülkelere karşı kullanması gelişmenin suçudur.
Gelişim tamamen bilinçli bir şekilde olmak zorundadır. Doğadaki gelişim bile doğa şartlarının içinde bir ahenk ile yaşanıyor. Bir ağaç olmak için önce bir tohum olmalıdır. Sihirli değnekle dokunmuş gibi tohum anında meyve veren ağaca dönüşmez. En azından bu evrende olmaz. Hayali ürünlerde olur. Evrenimizdeki fizik kuralları vardır.
Körü körüne gelişmek yanlıştır.
Gelişen Gezegenlerin Zararları
Bir gezegen doğal bitki örtüsü ile gelişir. Hayvanlar evrilir ve mutasyon geçirir sonra yeni türler ortaya çıkar. Depremler, rüzgarlar ve seller yeryüzünü şekillendirir. Doğa da gelişir ama zaman içinde. Doğanın farkı doğal olmasıdır.
Peki doğal olarak gelişen insanlar nasıl oluyor da gezegeni etkileyecek şeyler üretebilir? Çok şekerli ürünler tükettiği için mi bilinmez. Tamamen ihtiyaçtan doğuyor tıpkı her buluşta olduğu gibi. Elbette insan doğası bir denge barındırıyor. Geliştikçe sadece kötü fikirler değil iyi fikirler de gelişiyor.
Örneğin çok fazla çocuk yaparsak ve nüfus patlarsa gezegen yaşanacak bir yer olmaktan çıkacaktır. Doğamızın gidişatına bakıp iklim ve nüfus artışına eğilmemiz mecburidir. Henüz dünya dışı bir yaşam kurulacak ortama sahip değiliz. O yüzden elimizdeki gezegene sahip çıkmalı ve kaynakları korumalı ve dikkatli kullanmalıyız.
Uluslararası Uzay İstasyonu, uzayda yaşamın kolay olmadığını bize gösteriyor. Başka yaşanacak gezegen bulmamız artık şart. Çünkü gezegendeki bu hızlı nüfus artışı ve sınırlı kaynaklar ile ömür süremiz hızla tükeniyor. Sahip olduğumuz gelişme, yaşadığımız gezegene fazla gelmeye başladı. Bunu şuna benzetebilirsiniz, ilkokul talebesine siyasal bilimler öğretmeye çalışıyorsunuz! Ya da 1 litre suyu 200 ml olan şişeye doldurmaya çalışıyorsunuz. İki durumda da kapasite sorunu oluşacaktır. Kapasite var kaynak yok. Kaynak var olsa bile verimli bir şekilde kullanacak teknoloji yok.
Aşırı derecede olan bir gelişimi durdurmak veya yavaşlatmak gerekebilir.
Hayatın önüne geçmek için değil hayatı sürdürebilmek için.
Öte yandan gelişmeyi doğru kullanmaya başladık. Güzel haberler var. Geri dönüşüm artık Apple gibi firmaların da gündeminde. Gelişmeyi iyi yönde kullanmamız elzemdir.
Sonuç olarak Gelişmek:
Gelişmeye ihtiyacımız var. Ama insan hakları ve doğayı çiğnemeden gelişmemiz gerek. Gelişmenin tıpkı bir fidanın büyümesinde olduğu gibi zamanla ve etrafına uyum sağlayacak şekilde olması gerekor. Çünkü bu gelimenin vereceği zararı hafifletir.
Devrimsel boyutta gelişme her zaman sancılı olacaktır. Bir noktada devrim yaşanırken diğer noktalarda birileri bunun bedelini ödüyor olabilir. Düşünün ki bedel ödeyenler ta kendiniz. Belki bugün değil ama yarın gelişim sizi de çiğneyecektir. Kontrolsüz güç zarar verir!
Gelişim sürerken empati yardımcınız olmalıdır. Devirerek, kırıp dökerek ve eskisini çiğneyerek yapılan devrimler sonraki devrimlerin sadece kötü bir örneği kalacaktır. Ne ekersek onu biçeceğiz. Rüzgar eken fırtına biçer. Gelişme tarafsız bir güçtür. Onu iyi yönde kullanırsanız yarınlar daha iyi olacaktır.
Gelişmeleri takip ediniz.